26 Mayıs 2012 Cumartesi

Masal

Bir ev...Krem panjurlu, camlarından sardunyaların sarktığı bir ev..Naftalin olmasada hafif rüzgarda çiçek kokan odalar..Her adımda gıcırdayan ahşap bir zemin..Misafirin hiç uğramadığı bir misafir odası..Sandık lekelerinin itinayla gizlendiği çarşaflar..O evde babannemin "evlendiğinde bunu sana vereceğim" dediği antika radyoya takılıyor gözüm...Üstünde annemin çeyizinden kalma kanaviçe mi derler işte onunla işlenmiş bir örtü..Babamın "bu kız modernliğin kurbanı olacak" sözleri geliyor o an aklıma..Gülümsüyorum..Görse bu manzarayı çok utanırdı sözlerinden.. Her neyse tüm bunları düşünürken kızımın okuldan dönüş saatinin geldiğini hatırlayarak iniyorum ahşap merdivenlerden bahçe katına...


Böyle uyandım sevgili ! Hani bana bir masal anlattın ve uyandırdın beni...Sen masal anlattın ben uyandım..Sen masal anlattın ben uyandım..Yaşattıklarına masaldan başka bir isim koyasım gelmedi o an..Uyandım çünkü uykuyla harcanmayacak nicelerimiz vardı artık..Sana uykunda dokunamaz, seni uykunda sevemezdim..İnsanlar uykularında sıcağı soğuğu ayırt edemezlermiş..Uyuyanın üstüne kar yağarmış..Uyurken sıcağını hissedemezdim..İşte bu yüzden;
sen bir masal anlattın ve ben uyandım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder